SİVAS İLİ
1 Haziran 2011 Çarşamba
28 Mayıs 2011 Cumartesi
SİVAS MUTFAĞI
Sivas Kebabı |
Yarım kg. koyun eti tuz soğan kırmızı biber karabiber yarım kg. patlıcan yeşil biber domates Koyun eti parçalanr, bunlar pirzola büyüklüğünde ayrılıp, tuz, soğan ve baharattan oluşan bir karışıma yatırılır. Bu etler bir ucu bas ...devami |
Patlıcanlı Kebap |
Yarım kg kuşbaşı et 1 adet soğan 1 adet domates 2 adet sivri biber 4 adet patlıcan Yarım çorba kaşığı tereyağı Sıcak su Tuz ve karabiber Kızartmak için: Sıvı yağ Soğanı yemeklik doğrayın. Tereyağını büyük bir tencereye ala ...devami |
Divriği Pilavı |
Malzemeler Yarım kilo kuşbaşı et, 4 su bardağı pirinç, 4 su bardağı su, 3 adet kuru soğan (ince doğranmış), 1 su bardağı nohut (haşlanmış), yarım su bardağı kuru üzüm, tuz, karabiber, yenibahar, 100 gram tereyağı, arzuya g&oum ...devami |
Hurma Tatlısı |
Malzemeler Yarım paket margarin 1 çorba kaşığı tereyağı 1 çay kaşığı karbonat 1 fincan su, 3 su bardağı un Yarım limon suyu Şerbet için: 3 su bardağı şeker 3.5 su bardağı su 1/4 limon suyu YapılışıOrta boy bir tencerede 125 ...devami |
Herle Aşı |
Malzemeler 1 çay bardağı pirinç Tepeleme 2 yemek kaşığı un 1 kase doğranmış Urfa peyniri 1 yemek kaşığı tereyağı YapılışıPirinci yıkayın, bir tencereye koyup, bol suda haşlayın. Haşlarken üzerine1 su bardağı suda ezilmiş unu yavaş yavaş karıştırarak ekleyi ...devami |
Tırhıt |
Malzemeler 1 çay bardağı pilavlık bulgur 1 çay bardağı kavrulmuş erişte 1 adet kuru soğan 2 yemek kaşığı salça 2 yemek kaşığı kavrulmuş kıyma 2 yemek kaşığı tereyağı 1 tatlı kaşığı kırmızı biber Yapılışı Tencereye koyulan margarin eri ...devami |
Madımak Yemeği |
Malzemeler 1 kg madımak 200 gr kıyma 2 çorba kaşığı tereyağı 1 çorba kaşığı salça 1 fincan bulgur 2 soğan tuz karabiber YapılışıMadımakların kök tarafındaki kırmızı kısımlar alarak ayıklayın. Yıkadıktan sonra süzü ...devami |
Fırın Katmeri |
İnce elek unu, su ve tuz ile yoğrulur ve yumakları ince açılarak sade yağ ile yağlanır.Yağlanan yufka hamur tahtası üzerinde birbiri üzerine gelecek şekilde toplanıp sonra kendi etrafında döndürülerek yumak haline getirilip fırında pişirileceği zaman açılır.Y&u ...devami |
Patatesli |
Ekşi hamurlu (mayalı) olarak yoğrulur.Su, un, tuz ve maya konularak hazırlanan bu hamurun içine, haşlanıp ezilmiş patates, soğan, kıyma, tuz ve biberle karışık bir iç konulur. Yuvarlak açılan yumak içerisine patates harcı konduktan sonra kendi üzerinde katlanır. Yarı ...devami |
Peksimet |
Kepekli undan mayalı olarak yoğrulur. Küçük somun büyüklüğünde yumaklar alınır, bu dörde bölünür. Parçalar birbirinden ayrılmaz, pişerken “içini çeksin” hamur olmasın diye. Piştikten sonra kavrulması içi ...devami |
Peskutan Çorbası |
Çorba için yerterli peskutan su ile karıştırılıp ayran kıvamına getirilir. Tencereye bir kepçe çekilmiş yarma ve yarım kepçe kadar da yeşil mercimek konulur, birkaç tane kemikli kıyma atılıp (kıymalık kavurma yapma sırasında üzerinde et olan kemiklerin ...devami |
Kelecoş |
Peskutandan yapılan bir yiyecektir. Tencereye üç dört soğan halka halka doğranır kıyma ve sade yağ konur ateşte soğanlar pembeleşince suda özenmiş peskutan katırlır. Bazı evler salçada koyar, birlikte pişer. Çorba kıvamındaki bu yiyecek pişince şöyle servis y ...devami |
Keş Çorbası |
Yarma, nohut ve yeşil mercimek pişirilir. Sonra keş ezilip onun içine katılır. Küçük kareler halinde kesilen hamurlar kaynamış suyun içine atılır. Pişince ezilmiş keş veya peskutan ilave edilir. Yüzüne yağda soğan, nane sokarıcı yapıp dökülür. ...devami |
Pancar Çorbası |
Çekilmiş yarma su ile pişirildikten sonra pancar adı verilen bitkinin yaprakları ince ince doğranıp tencerenin içine atılır. Pancarlar pişince bir tarafta bir kaşık unla özelenmiş yoğurt karıştırıla karıştırıla çorbaya konur. Tuzu da atılıp bir taşım kaynatılır. Yoğurt konu ...devami |
Sübüra |
Unun içine bir yumurta kırılır. Tuzu da atıp yoğrulur. Sonra alınan yumaklar 1 mm kalınlığında açılır. Biraz kuruduktan sonra un serpilip dörde bölünür. Parçalar üst üste konularak 6-7 cm lik şeritler haline getirilir. Onlarda önce boyuna sonra ...devami |
Hıngel |
Unun içine bir yumurta kırılır. Tuzu da atıp yoğrulur. Sonra alınan yumaklar 1 mm kalınlığında açılır. Biraz kuruduktan sonra un serpilip dörde bölünür. Parçalar üst üste konularak 6-7 cm lik şeritler haline getirilir. Onlarda önce boyuna sonra ...devami |
Tel Helvası |
Un, tereyağında pembeleşinceye kadar karıştırılıp kavrulur. Topakları ezilip elenir ve bir tarafa bırakılır. Diğer taraftan şeker (2 ölçü şeker + 1 ölçü su) kaynatılarak minaye denilen koyuca macun kıvamına getirilir. Şekerin kristalleşmemesi için kaynaması e ...devami |
Saç Kebabı |
Kemiksiz (Kuşbaşı ) koyun eti, yağı ve tuzu ile (et yağlı ise yağa ayrıca lüzum kalmayabilir ) altında ateş yanan bir saç üzerine konup, karıştırılmak suretiyle kızartılır. Doğranmış patlıcan ve yeşil biberler de ilave edilip tekrar karıştırılır. Sebzeler,kızarınca dilimlenmiş domat ...devami |
Mirik Köftesi |
İçinde et olmadığı için bu adı olan yemeği de köftelere dahil edebiliriz. Mirik, cimri, kıyımsız, biraz da çingene anlamına gelmektedir. Belki etsiz hazırlandığı için de bu adı almış olabilir. İyice yoğurulan ince bulgur( tuz ve baharatla birlikte) avuç i&cced ...devami |
Sac Ekmeği |
Taze ve birkaç gün için içinde yenilmek üzere yapılan ekmek türüdür. Ekmeğin yokluğunda hemen yapıldığı için sac ekmeği, aç ekmeği demişlerdir. Fazla durmaz küflenir zaten az yapılır yani halkın deyişi ile “el ucu” veya &ld ...devami |
Sac Katmeri |
Sacda pişen ekmeklerin sonu alınınca sacın altı da yavaşlamış olur ki, bu ateşte sac katmeri pişirilir. Gelen misafire de sac katmeri yapmak adettir. Hamuru, tuz, su ve un ile yoğrulup, unu ince elek undandır. Yufkaya yakın büyüklükte açılır ve önceden eritilmiş yağ ile ha ...devami |
Belibak (Velibak) |
Aynı çökelikli hamuru gibi yoğrulup o büyüklükte yumak alınır, hamur hafif açılır. Hamurun ortasına halanmış ezilmiş patates soğan kıyma tuz ve biber karıştırılarak hazırlanan iç konulur, hamurun kenarları toplayıp tekrar bir yumak haline getirilir. Yumakları ...devami |
Bad |
Sarma içlerinin daha suluca olup lahana veya asma yaprağına sarıp yenmesidir. Bunu hanımlar yapar ve yerler, öğün yemeği olmayıp bir arada eğlenmek amacıyla hazırlanır. İçine az et (çünkü çiğ etten yapılıyor) veya hiç et konmadan bol maydanozlu ...devami |
Mumbar Dolması |
Koyunun bağırsaklarına Sivas’ta mumbar denir. Çok iyi yıkanarak ve yağlı dış kısımları içine çevrilir. Bu iş çeşme suyunun yardımıyla olur. Çekilmiş ete veya dövülmüş ete ince bulgur, salça, soğan, biber, tuz ilavesiyle hazırlanan i&cced ...devami |
İçli Köfte |
İnce bulgur, çok az un ile iyice yoğrulunca içine birkaç da yumurta kırılır. İsteyenler dışına çekilmiş et katabilirler. Bu şekilde yoğrulması daha kolay olur. Ayrıca köfte yapmadan birkaç saat önce ince bulgur, soğuk suyla ıslatılır ki kolay yoğrulsun. K ...devami |
Turşu Mıhlaması Kavurması |
Bu yemek pancarın saplarından yapılan turşudan (ki buna pezuk turşusu denir.) yapılır. Sonbaharda pancarın dalları ince ince ayrılıp (sıpırtılıp) haşlanır ve küplere turşusu vurulur. Bu Sivas’ta en fazla yapılan turşu olup yemeklerin ve pilavların yanında yenildiği gibi mıhlaması da yapıl ...devami |
Alt Üst Böreği |
Bir adı da Köylü Böreği’dir. Ters çevrilerek, diğer yüzünün de kızartılarak hazırlandığından bu adı almıştır. Su ile yapılır. İsteyen birazda süt katabilir. Tuza da atılıp yumuşakça yoğrulan hamurdan dört yumak alınır. Her yumak ince a&cced ...devami |
Yufka Böreği |
Kadayıf hamuru gibi yoğrulup açıldıktan sonra sacda pişirilen yufkalar 8 cm çapında bir silindir olacak şekilde katlanır ve bastırılarak iri baklava dilimleri gibi kesilir. Parçalar 8 cm. boyutunda eşkenar dörtgen şeklinde olur, kurutulur. Özel sepetlerine konulup kald ...devami |
Tel Böreği |
Suyu ve tuzu atılıp yoğrulan hamur, ufak yumaklar halinde açılır. Sonra yağlanmış tepsiye yayılır, üzeri tekrar yağlanır. Arasına peynir ve maydanozda konur. Kat kat olduğu ve dilimlenince tel tel olduğu için adına Tel Böreği denir. ...devami |
Yarımca Börek |
Su ve tuz ile yoğrulan hamur, ufak ufak yumaklar haline getirilir. 13-14 cm çapında açılır ve arasına peynirli maydanoz koyulup D harfi olacak şekilde kendi üzerine kapatılır. Kapatma işi bir sahan kapağı ile de kesilip yapılabilir. Bu işlerin bitiminde kızgın yağa atıp kızartılır ...devami |
Cılbır |
Kaynamakta olan suya önce tuz atılır, sonra da kırılan yumurtalar bu suyun içine aktarılır. Yumurtalar çabucak pişer. Suyu süzülüp üzerine özelenmiş yoğurt ve kırmızı biber ekilen tere yağda konulduktan sonra sofraya getirilir. Eskiden evlerde cılbır hazır ...devami |
Kelle Tatlısı |
Tatlıya, tepsi içinde bütün olarak sofraya geldiği, bütünlük arzettiği için kelle denilmiştir. Kesildiği zaman dışı baklava, içi kadayıfa benzer şekilde, fındık, ceviz, üzüm vb. görünüşüyle gerçekten, çok değiş ...devami |
Sarığı Burma |
“Bayramlarda yapılırsa da daha çok özel gün yemeklerinde (buna yemek görme de derler.) yapılabilen bir tatlımızdır. Adı, başa sarılan sarığa benzetilmek suretiyle verilmişse de lezzeti, görünümü ve nefaseti ile, başımızın üzerinde her zaman yeri v ...devami |
Hamaylı Tatlısı |
Elli sene kadar önce, yeni geline kocası “ Hamaylı tatlısı “ yapmasını söylemiş. Bu adı ilk defa duyan gelin, şöyle bir duraklamış. Bütün tatlıları bildiği halde bunu bilmiyormuş. Kocasına sormaya utanmış. Eltisine sormuş . O da, dilber dudağı yapmak için ...devami |
Un Helvası |
Helva denilince akla gelen, en çok yaygın olan tatlı, şüphesiz un helvasıdır. Helva, helva tavası denilen büyükçe tavalarda pişirilir. Sade yağ eritilir, köpüğü, hekir denilen dibindeki tuzlu kısmı ayrıldıktan sonra, unu konulur ve tahta kaşıkla karıştırıl ...devami |
Hasuda |
(pirinç unu, bamya ve etle yapılan bir yemeğin Arapça adıdır.) Daha çok eski devirlerin ve günlerin hafif bir tatlısı olan ve Sivas’ta adına “hasuda” denilen bu yiyecek şöyle hazırlanır: Yeteri kadar un çok az tuz ve şeker (şekeri az olur, helv ...devami |
İncir Dolması (Tatlısı) |
İncirlerin sapları kesilip içleri aralanarak oyulur. Ceviz içi dövülüp şekerle karıştırıldıktan sonra incirlerin içine doldurulur. Az su ile hafif ateşte pişirilir. Arzu edenler üzerine erimiş tereyağı döküp sofraya getirirler. İnciri süt i&cce ...devami |
Sivas Bayram Yemekleri |
Sivas’ta bayram yemekleri arife gününden hazırlanır. Bu günlerin değişmez yemeği olarak çorba, hurma, sarma gelir. Sivas’ın bayram çorbası, tatlı ve sulu olan, diğer adıyla Üzümlü çorbadır. Yarma, nohut ve fasulye ...devami |
Patatesli Hingel |
Malzemeler: 6 adet patates 1 tatlı kaşığı kimyon 1 tatlı kaşığı karabiber Tuz Pul biber 3 yemek kaşığı tereyağı HAMURU İÇİN 1 bardak su 1 adet yumurta 1 tatlı kaşığı tuz Un Yapılışı: 6 adet patates orta ocak ateşte büyük bir tencereye konularak üzerini 3-4 parmak ...devami |
Üzüm Tatlısı |
Malzemeler: 1 kg üzüm 4 yemek kaşığı tereyağı Yarım çay kaşığı zencefil 1 çay kaşığı tarçın Karabiber 150 gram ceviz Kaymak HAMURU İÇİN Un Kabartma tozu 1 adet yumurta 1 paket margarin 3 yemek kaşığı tereyağı Yarım çay bardağı sıvıyağı Ya ...devami |
Yoğurtlu Mirik Köftesi |
Malzemeler: 500 gram ince bulgur 250 gram kıyma 1 adet yumurta 3 yemek kaşığı un Karabiber Kimyon Tuz Kırmızıbiber SOSU İÇİN Yoğurt Sarımsak 3 yemek kaşığı tereyağı Sıvıyağ Yapılışı: Plastik bir kaba 500 gram ince bulgur konularak üzerine sıcak su ve 1 tatlı kaşığı kad ...devami |
Ekmek Aşı |
Malzemeler: ½ kg kıyma 1 adet domates 1 adet yeşilbiber 1 adet soğan Kimyon Karabiber 1 yemek kaşığı salça 1 kase erişte Yapılışı: Evinizde artan ekmek ya da tost ekmekleri küçük parçalara bölünerek 150 derece fırında pembeleşene kadar pi ...devami |
Daha fazlası için: http://www.sivaskulturu.com/sivas/mutfak-yemekler-tarifler/9#ixzz1Ng6epYCy
22 Mayıs 2011 Pazar
21 Mayıs 2011 Cumartesi
18 Mayıs 2011 Çarşamba
12 Mayıs 2011 Perşembe
SİVAS'IN SESLERİ VE TATLARI
Bazı kentler vardır ki, yaşamımda özel bir yerde dururlar. Bunlardan biri de Sivas’tır. Çünkü atalarımın kentidir. Annem ve babam bu kentin sınırlarında doğup büyümüştür.
Benim anılarımda ise çok az da olsa bu kentle ilgili masallar, türküler, aşıklar ve yemekler yer alır. Kulaklarım ve damağım Sivas’ın sesleri ve tatlarıyla dolup taşmıştır.
Sivas, çocukluk anılarımı süsleyen ikinci kent. Zaten çocukluğum topu topu üç kentte geçti: Ankara, Malatya, Sivas... Sonrası hep İstanbul. Çocukluk, gençlik, orta yaşlılık ve yetişkinlik. En çok anım İstanbul’la ilgili tabii ki... En azı da Sivas’tan. İki aylık yaz tatilinde insan ne kadar anı biriktirebilir ki?
Nüfus kağıdımın şehir hanesinde Sivas, kaza hanesinde ise Yıldızeli yazar. Yıldızeli, annem ile babamın doğum yeri. Orada doğup büyümüşler. Babam aslında Yavu Köyü’nden bir Çerkez. Annem ise köklü ailelerden Yaraşlar’ın kızı. Anılarımın çoğu, Ankara’dan Sivas’a giden karayolunun hemen üstünde yer alan çok büyük bir çiftlikle ilgili.
İlkokulu bitirmiş, yaz tatili için çiftliğe gitmiştik. Yaşamımın birçok ilkini orada gerçekleştirmiştim: Harmanda düven sürmüş, çobanla koyun sürülerini otlağa götürmüş, yayık yaymış, traktöre binmiş, suyun kaynağından doya doya içmiş, ata binmiş, eşekten düşmüş, turna kuşu görmüş, tüfek atmış, süt sağılmasını seyretmiş, Kangal köpeklerine yal hazırlamış, madımak toplamış, köstebek kovalamış, çermikte yüzmüş, babamın sarhoş olduğunu görmüştüm. Bunların hepsini tüm ayrıntılarıyla hatırlıyorum. Bir de Yavu Köyü’ndeki Çerkez düğünü bir sinema karesi gibi gözümün önünde. O yıllarda Çerkez kızlarının modern giyimleri beni şaşırtmıştı. Tıpkı İstanbul’daki kızlara benziyorlardı. Annem Çerkez olmadığı halde öylesine güzel oynamıştı ki, şaşırıp kalmıştım.
Anılarımın özeti bu kadar. Sivas’ı o yaşlarda görmemiştim. Çok sonraları askerlik işlemleri için gitmiş, yarım gün kalıp dönmüştüm. O gidişimden aklımda kalanlar ise lise ile vilayet binasıydı. Sokaklar, insanlar, ünlü medreseler, camiler anılarımda hiç yer almamıştı. Onun için son gidişimde, aslı Sivaslı bir yabancıdan başka biri değildim.
SİVAS’IN GEÇMİŞİ
Sivas’ı tanımaya caddelerinden ve sokaklarından başladım. Apartmanlar, apartmanlar, apartmanlar ve kentin biraz dışarısında yükselmeye başlayan siteler. Yani her yerde rastlayabileceğim binalara bakarak, Sivas hakkında bir düşünce oluşturamazdım. Caddelerde neşe içinde yürüyen erkekli kızlı gençlerin ise kente enerji dolu bir görünüm kattığını söyleyebilirim. Üniversite, her kentte olduğu gibi Sivas’ta da günlük yaşama hareket getiriyordu.
Aslında Sivas’ı anlayabilmek için, geçmişe doğru uzun bir yolculuk yapmak gerekiyor. Şehir merkezi yakınlarındaki Toprakkale Höyüğü’nde bulunan Hitit yerleşimine ait kalıntılar, kentin yaşı hakkında eldeki en önemli ipuçları. Pontus kralları, Romalı generaller, Ermeniler, Selçuklular, Danişmentler, İlhanlı İmparatorluğu, Osmanlılar, pek çok stratejik yolun kesiştiği Sivas’ı ellerinde tutabilmek için epey kan dökmüştü.
Sivas, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında da çok önemli bir rol oynamıştı. Sivas Kongresi ile birlikte, Anadolu İstanbul’a karşı bayrak açmıştı. Cumhuriyet Meydanı’nın karşısındaki parkta oturup o olayların gerçekleştiği mekanları seyretmek, Türkiye’nin dört bir yanından gelip bugünün oluşmasını sağlayan kişilerin, meydanda bir aşağı bir yukarı gidişlerini düşlemek beni adını koyamadığım bir duyguyla sarıp sarmaladı.
Parktan kalkıp Muzaffer Buruciye Medresesi’ne gittim. 1271’de yapılan medresenin süslü kapısını seyretmeye doyamadım. Çay bahçesine dönüştürülen avluda oturup demli bir çay eşliğinde tarihi yudumladım. Sonra biraz ilerideki Çifte Minareli Medrese’ye gittim. Erken Türk dönemi medreselerinin vazgeçilmez bir parçası olan çini süslemeli tuğla minareler beni adeta büyüledi. Medresenin hemen yanı başındaki tarihi hamam yıkıntısının duvarlarına oturup minareleri uzun uzun seyrettim. Gök Medrese inşaat iskeleleriyle çevrelendiği için pek yaklaşamadım. Duvarına asılı bir afişte, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün kentte onarılmamış tarihi eser bırakmayacağı müjdesini okuyunca sevindim. Diğer medreseler, camiler, türbeler, cana yakın insanlar... Gezip gördükçe Sivas’ı daha çok sevdim, daha çok benimsedim.
ANILARIMDAKİ LEZZETLER
Sivas’a, yabancı olmadığım yemekleri bir kez daha tatmak için gelmiştim. Çoğu yemek, yıllarca evimizin mutfağında pişmişti. Annemin en favori yemeği içli köfte ile pastırmalı madımaktı. Babaannemin patatesli, çökelekli sac katmerlerine doyum olmazdı. Soğuk kış günlerinde evin içi buram buram kavurma herlesi yani un çorbası kokardı. Nedense mercimekli bulgur pilavına burun kıvırırdım o yaşlarda. Şimdi ise "olsa da yesem" diye can atıyorum. Bir çeşit yoğurtsuz mantı olan hıngel ile çullama böreği ise hálá en sevdiğim tatlar sıralamasının baş köşesinde yer alıyor. İşte böylesine yakın olduğum yemeklerin tadını hatırlamak, lezzet duraklarını keşfetmekti niyetim.
Önce Sema Hanım’ın Yeri’ne (346-223 94 96) uğradım. Mutfakta başta Sema Hanım olmak üzere kadınlar çalışıyordu. Sivas’ın yerel yemeklerinin birçoğunu burada bulmak olasıydı ama ben peynirli gözlemeyi seçtim. Malzemesi bol gözleme sac üstünde kıvamında pişirilmişti. Kendimi tutmasam bir de patatesli yiyebilirdim. Karnım doymasına rağmen gözüm içli köftede, su böreğinde, hele hele Özbek pilavında kaldı.
Sonra Sofa Ev Yemekleri (346-224 80 15) lokantasında tam bir ziyafetin ortasına düştüm. Önden yoğurtlu çorbaların kralı peskütan çorbası, sonra Sivas’ın milli yemeği pastırmalı madımak, bir dilimde ıspanaklı böreği yiyince hurma tatlısına yer kalmadığını fark ettim.
KİRLİ AHMET’İN KÖFTESİ
Sivas’ın köftesinin çok lezzetli olduğundan haberiniz var mı? Eğer gerçek Sivas köftesini nerede yiyeceğim diye sorarsanız bütün parmaklar "Kirli Ahmet"in yerini (346-226 28 27) işaret eder. Köftecinin gerçek adı "Besler Kebap"tır ama kimse bu adla anmaz. Ahmet Usta’ya "Kirli" lakabının takılmasının nedeni çalışırken kirlenen önlüğüdür. Ahmet Usta, neredeyse 24 saat dükkandadır, köfteyi yoğurur, ocağın başından ayrılmaz. Bu nedenle de ona temiz önlük dayanmaz. Sadece et ve tuzdan oluşan köftenin, bugüne kadar yediklerimin en lezzetlisi olduğunu söyleyebilirim.
Sivas’taki lezzet yolculuğumu Lalezar’da yediğim muhteşem kalbura bastı tatlısıyla noktaladım. Tüm bunları hazmedebilmek için Çerkez’in Kahvesi’nde bir sade kahve içtim. Bu kez atalarımın memleketi Sivas’ı daha yakından tanımış, yıllar önce damağıma sıvazlanan tatları bir kez daha hatırlamış oldum.
Paylaşılamayan kebap
Ünlü sebzeli kebabı ise Lezzetli Sivas Mutfağı (346-224 2747) lokantasında yedim. Aslında bu kebap paylaşılamayan bir kebaptı. Amasyalılar adını "Amasya Kebabı" koymuştu. Sivaslılar ise Sivas Kebabı olduğunda ısrar ediyorlardı. Tokatlılar ise bu kebabın gerçek adının Tokat Kebabı olduğu konusunda hayli sağlam deliller öne sürüyorlardı. Sivaslılara sordum, yüz yıl öncesinin kayıtlarında Sivas kebabından bahsedildiğini, bunu yapan Ermeni ustaların Sivaslı olduğunu isim vererek söylüyorlardı. Ben de uzun yıllardan beri bu kebabın asıl memleketinin Tokat olduğunu biliyordum. Ama Sivaslıların kanıtlarına da karşı çıkamadım. Onun için kebap çekişmesinde aradan çekildim.
Mehmet Yaşin /Hürriyet
Yayın Tarihi : 29 Mayıs 2008
10 Mayıs 2011 Salı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)