28 Mayıs 2011 Cumartesi

SİVAS MUTFAĞI

Sivas Kebabı
Yarım kg. koyun eti tuz soğan kırmızı biber karabiber yarım kg. patlıcan yeşil biber domates Koyun eti parçalanr, bunlar pirzola büyüklüğünde ayrılıp, tuz, soğan ve baharattan oluşan bir karışıma yatırılır. Bu etler bir ucu bas ...devami

Patlıcanlı Kebap
Yarım kg kuşbaşı et 1 adet soğan 1 adet domates 2 adet sivri biber 4 adet patlıcan Yarım çorba kaşığı tereyağı Sıcak su Tuz ve karabiber Kızartmak için: Sıvı yağ Soğanı yemeklik doğrayın. Tereyağını büyük bir tencereye ala ...devami

Divriği Pilavı
Malzemeler Yarım kilo kuşbaşı et, 4 su bardağı pirinç, 4 su bardağı su, 3 adet kuru soğan (ince doğranmış), 1 su bardağı nohut (haşlanmış), yarım su bardağı kuru üzüm, tuz, karabiber, yenibahar, 100 gram tereyağı, arzuya g&oum ...devami

Hurma Tatlısı
Malzemeler Yarım paket margarin 1 çorba kaşığı tereyağı 1 çay kaşığı karbonat 1 fincan su, 3 su bardağı un Yarım limon suyu Şerbet için: 3 su bardağı şeker 3.5 su bardağı su 1/4 limon suyu YapılışıOrta boy bir tencerede 125 ...devami

Herle Aşı
Malzemeler 1 çay bardağı pirinç Tepeleme 2 yemek kaşığı un 1 kase doğranmış Urfa peyniri 1 yemek kaşığı tereyağı YapılışıPirinci yıkayın, bir tencereye koyup, bol suda haşlayın. Haşlarken üzerine1 su bardağı suda ezilmiş unu yavaş yavaş karıştırarak ekleyi ...devami

Tırhıt
Malzemeler 1 çay bardağı pilavlık bulgur 1 çay bardağı kavrulmuş erişte 1 adet kuru soğan 2 yemek kaşığı salça 2 yemek kaşığı kavrulmuş kıyma 2 yemek kaşığı tereyağı 1 tatlı kaşığı kırmızı biber Yapılışı Tencereye koyulan margarin eri ...devami

Madımak Yemeği
Malzemeler 1 kg madımak 200 gr kıyma 2 çorba kaşığı tereyağı 1 çorba kaşığı salça 1 fincan bulgur 2 soğan tuz karabiber YapılışıMadımakların kök tarafındaki kırmızı kısımlar alarak ayıklayın. Yıkadıktan sonra süzü ...devami

Fırın Katmeri
İnce elek unu, su ve tuz ile yoğrulur ve yumakları ince açılarak sade yağ ile yağlanır.Yağlanan yufka hamur tahtası üzerinde birbiri üzerine gelecek şekilde toplanıp sonra kendi etrafında döndürülerek yumak haline getirilip fırında pişirileceği zaman açılır.Y&u ...devami

Patatesli
Ekşi hamurlu (mayalı) olarak yoğrulur.Su, un, tuz ve maya konularak hazırlanan bu hamurun içine, haşlanıp ezilmiş patates, soğan, kıyma, tuz ve biberle karışık bir iç konulur. Yuvarlak açılan yumak içerisine patates harcı konduktan sonra kendi üzerinde katlanır. Yarı ...devami

Peksimet
Kepekli undan mayalı olarak yoğrulur. Küçük somun büyüklüğünde yumaklar alınır, bu dörde bölünür. Parçalar birbirinden ayrılmaz, pişerken “içini çeksin” hamur olmasın diye. Piştikten sonra kavrulması içi ...devami

Peskutan Çorbası
Çorba için yerterli peskutan su ile karıştırılıp ayran kıvamına getirilir. Tencereye bir kepçe çekilmiş yarma ve yarım kepçe kadar da yeşil mercimek konulur, birkaç tane kemikli kıyma atılıp (kıymalık kavurma yapma sırasında üzerinde et olan kemiklerin ...devami

Kelecoş
Peskutandan yapılan bir yiyecektir. Tencereye üç dört soğan halka halka doğranır kıyma ve sade yağ konur ateşte soğanlar pembeleşince suda özenmiş peskutan katırlır. Bazı evler salçada koyar, birlikte pişer. Çorba kıvamındaki bu yiyecek pişince şöyle servis y ...devami

Keş Çorbası
Yarma, nohut ve yeşil mercimek pişirilir. Sonra keş ezilip onun içine katılır. Küçük kareler halinde kesilen hamurlar kaynamış suyun içine atılır. Pişince ezilmiş keş veya peskutan ilave edilir. Yüzüne yağda soğan, nane sokarıcı yapıp dökülür. ...devami

Pancar Çorbası
Çekilmiş yarma su ile pişirildikten sonra pancar adı verilen bitkinin yaprakları ince ince doğranıp tencerenin içine atılır. Pancarlar pişince bir tarafta bir kaşık unla özelenmiş yoğurt karıştırıla karıştırıla çorbaya konur. Tuzu da atılıp bir taşım kaynatılır. Yoğurt konu ...devami

Sübüra
Unun içine bir yumurta kırılır. Tuzu da atıp yoğrulur. Sonra alınan yumaklar 1 mm kalınlığında açılır. Biraz kuruduktan sonra un serpilip dörde bölünür. Parçalar üst üste konularak 6-7 cm lik şeritler haline getirilir. Onlarda önce boyuna sonra ...devami

Hıngel
Unun içine bir yumurta kırılır. Tuzu da atıp yoğrulur. Sonra alınan yumaklar 1 mm kalınlığında açılır. Biraz kuruduktan sonra un serpilip dörde bölünür. Parçalar üst üste konularak 6-7 cm lik şeritler haline getirilir. Onlarda önce boyuna sonra ...devami

Tel Helvası
Un, tereyağında pembeleşinceye kadar karıştırılıp kavrulur. Topakları ezilip elenir ve bir tarafa bırakılır. Diğer taraftan şeker (2 ölçü şeker + 1 ölçü su) kaynatılarak minaye denilen koyuca macun kıvamına getirilir. Şekerin kristalleşmemesi için kaynaması e ...devami

Saç Kebabı
Kemiksiz (Kuşbaşı ) koyun eti, yağı ve tuzu ile (et yağlı ise yağa ayrıca lüzum kalmayabilir ) altında ateş yanan bir saç üzerine konup, karıştırılmak suretiyle kızartılır. Doğranmış patlıcan ve yeşil biberler de ilave edilip tekrar karıştırılır. Sebzeler,kızarınca dilimlenmiş domat ...devami

Mirik Köftesi
İçinde et olmadığı için bu adı olan yemeği de köftelere dahil edebiliriz. Mirik, cimri, kıyımsız, biraz da çingene anlamına gelmektedir. Belki etsiz hazırlandığı için de bu adı almış olabilir. İyice yoğurulan ince bulgur( tuz ve baharatla birlikte) avuç i&cced ...devami

Sac Ekmeği
Taze ve birkaç gün için içinde yenilmek üzere yapılan ekmek türüdür. Ekmeğin yokluğunda hemen yapıldığı için sac ekmeği, aç ekmeği demişlerdir. Fazla durmaz küflenir zaten az yapılır yani halkın deyişi ile “el ucu” veya &ld ...devami

Sac Katmeri
Sacda pişen ekmeklerin sonu alınınca sacın altı da yavaşlamış olur ki, bu ateşte sac katmeri pişirilir. Gelen misafire de sac katmeri yapmak adettir. Hamuru, tuz, su ve un ile yoğrulup, unu ince elek undandır. Yufkaya yakın büyüklükte açılır ve önceden eritilmiş yağ ile ha ...devami

Belibak (Velibak)
Aynı çökelikli hamuru gibi yoğrulup o büyüklükte yumak alınır, hamur hafif açılır. Hamurun ortasına halanmış ezilmiş patates soğan kıyma tuz ve biber karıştırılarak hazırlanan iç konulur, hamurun kenarları toplayıp tekrar bir yumak haline getirilir. Yumakları ...devami

Bad
Sarma içlerinin daha suluca olup lahana veya asma yaprağına sarıp yenmesidir. Bunu hanımlar yapar ve yerler, öğün yemeği olmayıp bir arada eğlenmek amacıyla hazırlanır. İçine az et (çünkü çiğ etten yapılıyor) veya hiç et konmadan bol maydanozlu ...devami

Mumbar Dolması
Koyunun bağırsaklarına Sivas’ta mumbar denir. Çok iyi yıkanarak ve yağlı dış kısımları içine çevrilir. Bu iş çeşme suyunun yardımıyla olur. Çekilmiş ete veya dövülmüş ete ince bulgur, salça, soğan, biber, tuz ilavesiyle hazırlanan i&cced ...devami

İçli Köfte
İnce bulgur, çok az un ile iyice yoğrulunca içine birkaç da yumurta kırılır. İsteyenler dışına çekilmiş et katabilirler. Bu şekilde yoğrulması daha kolay olur. Ayrıca köfte yapmadan birkaç saat önce ince bulgur, soğuk suyla ıslatılır ki kolay yoğrulsun. K ...devami

Turşu Mıhlaması Kavurması
Bu yemek pancarın saplarından yapılan turşudan (ki buna pezuk turşusu denir.) yapılır. Sonbaharda pancarın dalları ince ince ayrılıp (sıpırtılıp) haşlanır ve küplere turşusu vurulur. Bu Sivas’ta en fazla yapılan turşu olup yemeklerin ve pilavların yanında yenildiği gibi mıhlaması da yapıl ...devami

Alt Üst Böreği
Bir adı da Köylü Böreği’dir. Ters çevrilerek, diğer yüzünün de kızartılarak hazırlandığından bu adı almıştır. Su ile yapılır. İsteyen birazda süt katabilir. Tuza da atılıp yumuşakça yoğrulan hamurdan dört yumak alınır. Her yumak ince a&cced ...devami

Yufka Böreği
Kadayıf hamuru gibi yoğrulup açıldıktan sonra sacda pişirilen yufkalar 8 cm çapında bir silindir olacak şekilde katlanır ve bastırılarak iri baklava dilimleri gibi kesilir. Parçalar 8 cm. boyutunda eşkenar dörtgen şeklinde olur, kurutulur. Özel sepetlerine konulup kald ...devami

Tel Böreği
Suyu ve tuzu atılıp yoğrulan hamur, ufak yumaklar halinde açılır. Sonra yağlanmış tepsiye yayılır, üzeri tekrar yağlanır. Arasına peynir ve maydanozda konur. Kat kat olduğu ve dilimlenince tel tel olduğu için adına Tel Böreği denir. ...devami

Yarımca Börek
Su ve tuz ile yoğrulan hamur, ufak ufak yumaklar haline getirilir. 13-14 cm çapında açılır ve arasına peynirli maydanoz koyulup D harfi olacak şekilde kendi üzerine kapatılır. Kapatma işi bir sahan kapağı ile de kesilip yapılabilir. Bu işlerin bitiminde kızgın yağa atıp kızartılır ...devami

Cılbır
Kaynamakta olan suya önce tuz atılır, sonra da kırılan yumurtalar bu suyun içine aktarılır. Yumurtalar çabucak pişer. Suyu süzülüp üzerine özelenmiş yoğurt ve kırmızı biber ekilen tere yağda konulduktan sonra sofraya getirilir. Eskiden evlerde cılbır hazır ...devami

Kelle Tatlısı
Tatlıya, tepsi içinde bütün olarak sofraya geldiği, bütünlük arzettiği için kelle denilmiştir. Kesildiği zaman dışı baklava, içi kadayıfa benzer şekilde, fındık, ceviz, üzüm vb. görünüşüyle gerçekten, çok değiş ...devami

Sarığı Burma
“Bayramlarda yapılırsa da daha çok özel gün yemeklerinde (buna yemek görme de derler.) yapılabilen bir tatlımızdır. Adı, başa sarılan sarığa benzetilmek suretiyle verilmişse de lezzeti, görünümü ve nefaseti ile, başımızın üzerinde her zaman yeri v ...devami

Hamaylı Tatlısı
Elli sene kadar önce, yeni geline kocası “ Hamaylı tatlısı “ yapmasını söylemiş. Bu adı ilk defa duyan gelin, şöyle bir duraklamış. Bütün tatlıları bildiği halde bunu bilmiyormuş. Kocasına sormaya utanmış. Eltisine sormuş . O da, dilber dudağı yapmak için ...devami

Un Helvası
Helva denilince akla gelen, en çok yaygın olan tatlı, şüphesiz un helvasıdır. Helva, helva tavası denilen büyükçe tavalarda pişirilir. Sade yağ eritilir, köpüğü, hekir denilen dibindeki tuzlu kısmı ayrıldıktan sonra, unu konulur ve tahta kaşıkla karıştırıl ...devami

Hasuda
(pirinç unu, bamya ve etle yapılan bir yemeğin Arapça adıdır.) Daha çok eski devirlerin ve günlerin hafif bir tatlısı olan ve Sivas’ta adına “hasuda” denilen bu yiyecek şöyle hazırlanır: Yeteri kadar un çok az tuz ve şeker (şekeri az olur, helv ...devami

İncir Dolması (Tatlısı)
İncirlerin sapları kesilip içleri aralanarak oyulur. Ceviz içi dövülüp şekerle karıştırıldıktan sonra incirlerin içine doldurulur. Az su ile hafif ateşte pişirilir. Arzu edenler üzerine erimiş tereyağı döküp sofraya getirirler. İnciri süt i&cce ...devami

Sivas Bayram Yemekleri
 Sivas’ta bayram yemekleri arife gününden hazırlanır. Bu günlerin değişmez yemeği olarak çorba, hurma, sarma gelir. Sivas’ın bayram çorbası, tatlı ve sulu olan, diğer adıyla Üzümlü çorbadır. Yarma, nohut ve fasulye ...devami

Patatesli Hingel
Malzemeler: 6 adet patates 1 tatlı kaşığı kimyon 1 tatlı kaşığı karabiber Tuz Pul biber 3 yemek kaşığı tereyağı HAMURU İÇİN 1 bardak su 1 adet yumurta 1 tatlı kaşığı tuz Un Yapılışı: 6 adet patates orta ocak ateşte büyük bir tencereye konularak üzerini 3-4 parmak ...devami

Üzüm Tatlısı
Malzemeler: 1 kg üzüm 4 yemek kaşığı tereyağı Yarım çay kaşığı zencefil 1 çay kaşığı tarçın Karabiber 150 gram ceviz Kaymak HAMURU İÇİN Un Kabartma tozu 1 adet yumurta 1 paket margarin 3 yemek kaşığı tereyağı Yarım çay bardağı sıvıyağı Ya ...devami

Yoğurtlu Mirik Köftesi
Malzemeler: 500 gram ince bulgur 250 gram kıyma 1 adet yumurta 3 yemek kaşığı un Karabiber Kimyon Tuz Kırmızıbiber SOSU İÇİN Yoğurt Sarımsak 3 yemek kaşığı tereyağı Sıvıyağ Yapılışı: Plastik bir kaba 500 gram ince bulgur konularak üzerine sıcak su ve 1 tatlı kaşığı kad ...devami

Ekmek Aşı
Malzemeler: ½ kg kıyma 1 adet domates 1 adet yeşilbiber 1 adet soğan Kimyon Karabiber 1 yemek kaşığı salça 1 kase erişte Yapılışı: Evinizde artan ekmek ya da tost ekmekleri küçük parçalara bölünerek 150 derece fırında pembeleşene kadar pi ...devami


Daha fazlası için: http://www.sivaskulturu.com/sivas/mutfak-yemekler-tarifler/9#ixzz1Ng6epYCy

12 Mayıs 2011 Perşembe

SİVAS'IN SESLERİ VE TATLARI

 




Bazı kentler vardır ki, yaşamımda özel bir yerde dururlar. Bunlardan biri de Sivas’tır. Çünkü atalarımın kentidir. Annem ve babam bu kentin sınırlarında doğup büyümüştür.

Benim anılarımda ise çok az da olsa bu kentle ilgili masallar, türküler, aşıklar ve yemekler yer alır. Kulaklarım ve damağım Sivas’ın sesleri ve tatlarıyla dolup taşmıştır.

Sivas, çocukluk anılarımı süsleyen ikinci kent. Zaten çocukluğum topu topu üç kentte geçti: Ankara, Malatya, Sivas... Sonrası hep İstanbul. Çocukluk, gençlik, orta yaşlılık ve yetişkinlik. En çok anım İstanbul’la ilgili tabii ki... En azı da Sivas’tan. İki aylık yaz tatilinde insan ne kadar anı biriktirebilir ki?

Nüfus kağıdımın şehir hanesinde Sivas, kaza hanesinde ise Yıldızeli yazar. Yıldızeli, annem ile babamın doğum yeri. Orada doğup büyümüşler. Babam aslında Yavu Köyü’nden bir Çerkez. Annem ise köklü ailelerden Yaraşlar’ın kızı. Anılarımın çoğu, Ankara’dan Sivas’a giden karayolunun hemen üstünde yer alan çok büyük bir çiftlikle ilgili.

İlkokulu bitirmiş, yaz tatili için çiftliğe gitmiştik. Yaşamımın birçok ilkini orada gerçekleştirmiştim: Harmanda düven sürmüş, çobanla koyun sürülerini otlağa götürmüş, yayık yaymış, traktöre binmiş, suyun kaynağından doya doya içmiş, ata binmiş, eşekten düşmüş, turna kuşu görmüş, tüfek atmış, süt sağılmasını seyretmiş, Kangal köpeklerine yal hazırlamış, madımak toplamış, köstebek kovalamış, çermikte yüzmüş, babamın sarhoş olduğunu görmüştüm. Bunların hepsini tüm ayrıntılarıyla hatırlıyorum. Bir de Yavu Köyü’ndeki Çerkez düğünü bir sinema karesi gibi gözümün önünde. O yıllarda Çerkez kızlarının modern giyimleri beni şaşırtmıştı. Tıpkı İstanbul’daki kızlara benziyorlardı. Annem Çerkez olmadığı halde öylesine güzel oynamıştı ki, şaşırıp kalmıştım.

Anılarımın özeti bu kadar. Sivas’ı o yaşlarda görmemiştim. Çok sonraları askerlik işlemleri için gitmiş, yarım gün kalıp dönmüştüm. O gidişimden aklımda kalanlar ise lise ile vilayet binasıydı. Sokaklar, insanlar, ünlü medreseler, camiler anılarımda hiç yer almamıştı. Onun için son gidişimde, aslı Sivaslı bir yabancıdan başka biri değildim.

SİVAS’IN GEÇMİŞİ

Sivas’ı tanımaya caddelerinden ve sokaklarından başladım. Apartmanlar, apartmanlar, apartmanlar ve kentin biraz dışarısında yükselmeye başlayan siteler. Yani her yerde rastlayabileceğim binalara bakarak, Sivas hakkında bir düşünce oluşturamazdım. Caddelerde neşe içinde yürüyen erkekli kızlı gençlerin ise kente enerji dolu bir görünüm kattığını söyleyebilirim. Üniversite, her kentte olduğu gibi Sivas’ta da günlük yaşama hareket getiriyordu.

Aslında Sivas’ı anlayabilmek için, geçmişe doğru uzun bir yolculuk yapmak gerekiyor. Şehir merkezi yakınlarındaki Toprakkale Höyüğü’nde bulunan Hitit yerleşimine ait kalıntılar, kentin yaşı hakkında eldeki en önemli ipuçları. Pontus kralları, Romalı generaller, Ermeniler, Selçuklular, Danişmentler, İlhanlı İmparatorluğu, Osmanlılar, pek çok stratejik yolun kesiştiği Sivas’ı ellerinde tutabilmek için epey kan dökmüştü.

Sivas, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında da çok önemli bir rol oynamıştı. Sivas Kongresi ile birlikte, Anadolu İstanbul’a karşı bayrak açmıştı. Cumhuriyet Meydanı’nın karşısındaki parkta oturup o olayların gerçekleştiği mekanları seyretmek, Türkiye’nin dört bir yanından gelip bugünün oluşmasını sağlayan kişilerin, meydanda bir aşağı bir yukarı gidişlerini düşlemek beni adını koyamadığım bir duyguyla sarıp sarmaladı.

Parktan kalkıp Muzaffer Buruciye Medresesi’ne gittim. 1271’de yapılan medresenin süslü kapısını seyretmeye doyamadım. Çay bahçesine dönüştürülen avluda oturup demli bir çay eşliğinde tarihi yudumladım. Sonra biraz ilerideki Çifte Minareli Medrese’ye gittim. Erken Türk dönemi medreselerinin vazgeçilmez bir parçası olan çini süslemeli tuğla minareler beni adeta büyüledi. Medresenin hemen yanı başındaki tarihi hamam yıkıntısının duvarlarına oturup minareleri uzun uzun seyrettim. Gök Medrese inşaat iskeleleriyle çevrelendiği için pek yaklaşamadım. Duvarına asılı bir afişte, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün kentte onarılmamış tarihi eser bırakmayacağı müjdesini okuyunca sevindim. Diğer medreseler, camiler, türbeler, cana yakın insanlar... Gezip gördükçe Sivas’ı daha çok sevdim, daha çok benimsedim.

ANILARIMDAKİ LEZZETLER

Sivas’a, yabancı olmadığım yemekleri bir kez daha tatmak için gelmiştim. Çoğu yemek, yıllarca evimizin mutfağında pişmişti. Annemin en favori yemeği içli köfte ile pastırmalı madımaktı. Babaannemin patatesli, çökelekli sac katmerlerine doyum olmazdı. Soğuk kış günlerinde evin içi buram buram kavurma herlesi yani un çorbası kokardı. Nedense mercimekli bulgur pilavına burun kıvırırdım o yaşlarda. Şimdi ise "olsa da yesem" diye can atıyorum. Bir çeşit yoğurtsuz mantı olan hıngel ile çullama böreği ise hálá en sevdiğim tatlar sıralamasının baş köşesinde yer alıyor. İşte böylesine yakın olduğum yemeklerin tadını hatırlamak, lezzet duraklarını keşfetmekti niyetim.

Önce Sema Hanım’ın Yeri’ne (346-223 94 96) uğradım. Mutfakta başta Sema Hanım olmak üzere kadınlar çalışıyordu. Sivas’ın yerel yemeklerinin birçoğunu burada bulmak olasıydı ama ben peynirli gözlemeyi seçtim. Malzemesi bol gözleme sac üstünde kıvamında pişirilmişti. Kendimi tutmasam bir de patatesli yiyebilirdim. Karnım doymasına rağmen gözüm içli köftede, su böreğinde, hele hele Özbek pilavında kaldı.

Sonra Sofa Ev Yemekleri (346-224 80 15) lokantasında tam bir ziyafetin ortasına düştüm. Önden yoğurtlu çorbaların kralı peskütan çorbası, sonra Sivas’ın milli yemeği pastırmalı madımak, bir dilimde ıspanaklı böreği yiyince hurma tatlısına yer kalmadığını fark ettim.

KİRLİ AHMET’İN KÖFTESİ

Sivas’ın köftesinin çok lezzetli olduğundan haberiniz var mı? Eğer gerçek Sivas köftesini nerede yiyeceğim diye sorarsanız bütün parmaklar "Kirli Ahmet"in yerini (346-226 28 27) işaret eder. Köftecinin gerçek adı "Besler Kebap"tır ama kimse bu adla anmaz. Ahmet Usta’ya "Kirli" lakabının takılmasının nedeni çalışırken kirlenen önlüğüdür. Ahmet Usta, neredeyse 24 saat dükkandadır, köfteyi yoğurur, ocağın başından ayrılmaz. Bu nedenle de ona temiz önlük dayanmaz. Sadece et ve tuzdan oluşan köftenin, bugüne kadar yediklerimin en lezzetlisi olduğunu söyleyebilirim.

Sivas’taki lezzet yolculuğumu Lalezar’da yediğim muhteşem kalbura bastı tatlısıyla noktaladım. Tüm bunları hazmedebilmek için Çerkez’in Kahvesi’nde bir sade kahve içtim. Bu kez atalarımın memleketi Sivas’ı daha yakından tanımış, yıllar önce damağıma sıvazlanan tatları bir kez daha hatırlamış oldum.

Paylaşılamayan kebap

Ünlü sebzeli kebabı ise Lezzetli Sivas Mutfağı (346-224 2747) lokantasında yedim. Aslında bu kebap paylaşılamayan bir kebaptı. Amasyalılar adını "Amasya Kebabı" koymuştu. Sivaslılar ise Sivas Kebabı olduğunda ısrar ediyorlardı. Tokatlılar ise bu kebabın gerçek adının Tokat Kebabı olduğu konusunda hayli sağlam deliller öne sürüyorlardı. Sivaslılara sordum, yüz yıl öncesinin kayıtlarında Sivas kebabından bahsedildiğini, bunu yapan Ermeni ustaların Sivaslı olduğunu isim vererek söylüyorlardı. Ben de uzun yıllardan beri bu kebabın asıl memleketinin Tokat olduğunu biliyordum. Ama Sivaslıların kanıtlarına da karşı çıkamadım. Onun için kebap çekişmesinde aradan çekildim.

Mehmet Yaşin /Hürriyet
Yayın Tarihi : 29 Mayıs 2008

10 Mayıs 2011 Salı

Kubat - Kızılırmak Türküsü

TÜRKÜNÜN HİKAYESİ: 
Orta Anadolu köylerinden birinden ötekine gelin götürülürken Kızılırmak'tan geçen gelin alayı köprünün yıkılması üzerine suya dökülmüş, bu arada gelin de kaybolmuştur. Bu çok acıklı olay toplumu öyle etkilemiş ki dalga dalga bütün yurda yayılmıştır.

Bu ağıt o acı ile yakılmıştır. Sözü de, ezgisi de gerçekten güzeldir.

Ben o zamanlar yedi yaşındaydım. Daha kente göçmemiştik. Köyde yaşıyorduk. Köyümüzün yaşlı bir çobanı vardı. İyi bir insandı. Çobanın yakışıklı, aslan gibi bir de oğlu vardı, adı İbrahim'di. O da babası gibi sevilirdi köyde. İbrahim, günlerden bir gün babasıyla birlikte sürüyü otlatmaya götürmüş. Akşam köye dönerken komşu köyün beyi İsmail Ağa'nın kızıyla karşılaşmış. Kız, arkadaşlarıyla birlikte kuşburnu toplamaktan dönüyormuş. İbrahim kızı görünce aklı başından gitmiş, aşık olmuş.
İbrahim'in İsmail Ağa'nın kızına aşık olduğunu köyde herkes duydu. Ama kızın babası kızını bir çobanın oğluna vermek istemedi. Fakat bütün köylü İbrahim'den yana çıktı. Kızın babasına yalvardılar. "Çoban olmak bir suç mu? İbrahim mert, dürüst bir çocuk. Ver kızını," dediler.

Sonunda İsmail Ağa yalvarmalara dayanamadı, razı oldu. Buna bütün köy sevindi. Düğün günü kararlaştırıldı. Herkes gücünün yettiğince bir yardımda bulundu. Büyük bir tören düzenlendi. Kazan kazan düğün yemekleri pişirildi. Çevre köyler düğüne çağrıldı. Kısacası o güne kadar köyümüzde benzeri daha görülmemiş bir düğün başladı. Gelin almaya gidileceği gün hava günlük güneşlikti. Düğün alayı büyük bir coşkuyla yola çıktı. Davullar, zurnalar çalıyor, herkes, sevinç içinde halay çekiyor, oyunlar oynuyordu.

Gelinin köyü ile bizim köy arasında üç saatlik bir yol vardı. İki köyün sınırını da bir köprü bağlardı. Kızılırmak geçerdi köprünün altından.

Öğlene doğru hava birden bozdu. Bütün gece yağmur yağdı. Sabahleyin de kesildi. Ben köyde kalmıştım. Şimdiki gibi aklımda, gelin alayının dönüşünü bekliyorduk. Fakat gelin alayı çok gecikti. Köydekileri de bir meraktır aldı. Haberciler çıkacaktı ki bir atlı geldi. Köprünün yıkıldığını, gelinin ve gelin alayından birçok atlının suya gittiğini haber verdi. Bütün köy yasa büründü. Kızılırmak için onu lanetleyen türküler yakıldı.




Allah Allah deyip yola koyulduk leyli can
Hayır dua ilen yola gönderdik
Kıble tarafından elden aldırdık leyli can
Nettin kızılırmak allı gelini heyy zilha gelini

Kızılırmak bırakmamış huyunu huyunu
Kurban etmiş sürüleri koyunu koyunu
Göremedi güveyinin boyunu boyunu
Nettin kızılırmak zilha gelini

Martin getir şu kartalı vuralım vuralım
Dalgıç getir şu gelini bulalım bulalım
Biz gelinsiz köye nasıl varalım varalım
Nettin kızılırmak zilha gelini